14 Mayıs 2014 Çarşamba

SOMA: DEVLET - PATRON SUÇ ORTAKLIĞI...



 
Adil Okay 


 “Fotoğraflardan gördüm/ yüzleri kömür karası adamlar/  bismillahirrahmanirahim yazan
ocak kapısından geçerler/ inerler yeraltına, tamam, itirazım yok/ inkar edemem hâşâ/ şüphesiz Allah rahman ve rahim olandır da/ neden o ocak kapısında / “dünyanın bütün işçileri, birleşiniz” yazmaz... / Neden ölür madenciler onar onar, yüzer yüzer / Rahman ve rahim olana gitmez mi duaları / yoksa sadece patronlar için midir o yazı / ki onlar ne ölürler, ne hesap verirler mahkemede. / neden dua edenler ölür hep...”
Abidin yağmur
 
Ne desem ne yazsam. Öfkemi nasıl anlatsam. Ki defalarca yazdım bu konuda. Ancak bu kez iş cinayeti sözcüğü bile yetersiz kalıyor dramı anlatmaya. 21.yüzyılın en büyük “iş cinayeti” daha doğrusu katliamı ile uyandık güne. Bu gün, bu yazıyı yazdığım saatte açıklanan sayı 232. Soma’da Tam 232 Madencinin cansız bedeni çıkmış toprağın altından. Soma. İtiraf edeyim bu ilçe coğrafyanın hangi köşesindedir haberim yoktu. Adını bile duymamıştım. Oysa Soma'da 101 yıldır Kömür yani 1913'ten beri kömür çıkartılıyormuş. İlçedeki Ege Linyit İşletmeleri'nde 1950'lerden bu yana en az 79 maden çalışanı hayatını kaybetmiş. Sadece geçen yıl 2013'te sekiz işçi iş cinayetinde hayatını kaybetmiş. 
 
103 yılda iş yasaları değişti. Emekçiler bedeller ödeyerek yeni haklar elde ettiler. Ama Türkiye bir türlü  Uluslararası Çalışma Örgütü'nün(ILO) 176 numaralı "
Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi"ni imzalamadı. Tüm hükümetler bu konuda duyarsız davrandı ama AKP hükümeti çok daha fütursuzca “taşeron” sistemini besledi. Soma katliamında hayatını kaybeden 15 yaşındaki çocuk Kemal Yıldız’ın cansız bedeni bu gerçeği bir kez daha gösterdi.
 
Yıllar önce “Devlet – patron işbirliği ve katil kim” adlı bir yazı yazmış ve Metin yeğin’in bu gün yayınlanan “katil kim” adlı yazısında sorduğu şu soruyu dolaylı olarak ben de sormuştum: “Neden hiç zenginler toplu halde ölmüyor? Siz hiç, mesela ‘tahvilleri altında hayatını kaybeden 7 dolar milyarderi’ haberi okudunuz mu? Ya da ‘borsanın hızla yükselmesi sonucu kalp krizi geçirerek hayata veda eden 4 borsa zengini’ filan. Yok onlar sadece uzun süreli hastalık tedavileri sonucunda ‘hayata veda’ ederler…”
 
Soma’da ölenleri anarken, sorumluları da işaret etmek gerekiyor. Bu iş cinayetlerinde Soma holding’in ve AKP hükümetinin yanı sıra dolaylı ya da dolaysız Koç da suçludur, Sabancı da, Koza’da, Ülker de, Boyner de… Sermayenin dini, imanı, ırkı, rengi olmaz. İslamcı sermaye kötüdür, Hıristiyan ya da ateist sermayedar iyidir demek saflık ya da konuyu bilmemekten kaynaklanır. Doğayı kirleten de, diktatörlere destek veren de bu sermaye sınıfıdır. Özellikle son 30 yılda iş cinayetlerinin, kirletilen nehirlerin, denizlerin, yağmalanan sahillerin, yok edilen ormanların ve göllerin sorumlusu-suçlusu emekçiler-çapulcular, mülksüzler değildir. Büyük mülk sahipleridir. “Ulusal” ve uluslararası tekellerdir. Bunlardan birisinin kişi olarak “iyi görünmesi” sizi yanıltmasın. Hafızanızı tazeleyin, Kenan Evren’in darbe yaparken, Tayyip Erdoğan’ın ilk iktidara gelirken, bu sermaye sınıfı tarafından desteklendiğini anımsayın.
 
Bu patronların ellerinde, pazar-paylaşım için çıkartılan savaşlarda öldürülen, yerlerinden yurtlarından göç ettirilen insanların kanı vardır. Küresel sermaye sözcülerinin, ‘Küreselleşme iyidir’ safsatalarının arkasında, küresel suç ortaklığı yatmaktadır. Artık dünyanın tüm büyük patronları aynı örgüt içinde yer almakta, aynı suç makinesini elbirliği ile çalıştırmaktadır. 
 
Şair Berdan İldan, olayı duyduğunda yaptığı doğaçlamada; “Uzun sessizliklerin ardından yine gözyaşları bitmeyecek maden ocaklarında, yağmur damlaları içinde akacaklar pınarlara. İzleri kalacak yüzlerimizde. Yarın burjuvazi erken kalkacak, toplantı yapacaklar kendi ekranlarında. Sayım yapacaklar. Sonra bir kaç gün timsah gözyaşı dökecekler, sonra sarı sendikacılar gelecek. Hesap vermeden unutulacak. Roboski, Gezi, Sivas, Solingen veTersaneler gibi. Sonra yine...” demiş. Haklı İldan, ne yazık ki haklı. 
 
Soma, bizi bir kez daha bu gerçeklerle yüzleştirdi. 
 
Metin Altıok yıllar önce ifade etmiş bu gün Soma’lı madencilerin yaşadığı öfkeli, acılı, karmaşık ruh halini:

“Bağırsam neye yarar, nasılsa duymazlar.
Ben bir kömür ocağının onulmaz göçüğüyüm;
içimde cesetler ve daha ölmemişler var…”

 
Onların sesini duyalım. Duyuralım. Yeni kazaları, katliamları beklemeden.
 
----------


Hiç yorum yok: