30 Temmuz 2013 Salı

Bu Başbakanla Alevilik Sorunu Çözülemez!..



Mustafa Elveren (Em. Öğrt.)
Her şeyden önce bu Başbakan geçmişte seçim kampanyalarında meydanlarda CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğine karşı çok kışkırtıcı konuşmalar yapmıştır.
Örneğin;
 “Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesini ilettim. Kendisi Alevi kültüründen ya. Rahatsız olmuş.”(1) Başbakan bu sözleri sarf ederken karşısında bulunan binlerce kişi tarafından Sayın Kılıçdaroğlu’nun kimliği üzerinden Alevilik defalarca yuhalanmıştır. Buna benzer Alevilerle ilgili çok sözler sarf etmiştir.
Başbakan ve AKParti bu güne kadar Alevilerle ilgili bakın neler yapmış;
- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde dozerlerle Karacaahmet Sultan Dergâhı’nı yıkmaya çalıştı.
- Alevilerin ibadet yeri olan Cem evleri için “cümbüş evi ” dedi.
- Alevilerin haz etmediği Yavuz Sultan Selim’in adını 3. köprüye verdi.
- İktidarda olduğu 11 yılda mecliste Alevilerle ilgili verilen kanun tekliflerini Genel Başkanı olduğu partisi AKP reddetti.
- İktidarı döneminde Cem evlerinin yasal statüye kavuşması için hiç bir adım atmadı. Mecliste Cem eviyle ilgili verilen kanun tekliflerini partisiyle beraber reddetti.
- Sivas Katliamı sanıklarına avukatlık yapanları kendi partisinde vekil yaptı. Hükümette bakanlıklar verdi.
- Sivas Katliamı Davası’nın “zamanaşımına ” uğramasıyla ilgili Hayırlı olsun” dedi.
- Alevi olan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a her defasında “Alevi” vurgusu yaparak eleştirdi. Suriye politikasını eleştirenleri “mezhep yüzünden Esad’ı desteklemekle” itham etti. Suriye’de Alevi katliamı yapan cihatçı teröristleri Türkiye’de besledi, silah verdi, para yardımı yaptı Suriye’ye savaşa gönderdi.(2)
Tüm bu olumsuzluklara rağmen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve İzzettin Doğan; “Müslüman Aleviler”söyleminde hala ısrar ediyorlar. Bunların aklına şaşıyorum. Başbakan’ın amacı Alevileri Müslümanlaştırmak olduğunu artık anlamalıdırlar.
Alevilerin kendilerini netleştirmediğini, o nedenle Başbakan’ın bulanık sudan balık avladığını bilmeleri gerekir.
“İslam'ın özüysek, İslam ortak kimliğini neden kabul etmiyoruz? Bazı kurumlarımız geleneksel kurumlaşmış İslamın içinde değiliz derken fırtınalar koparıp "Biz İslamın içindeyiz, bunlar Alevi değiller" denilmektedir. Birileri de İslamı birleştiren unsur olarak söylüyor, yine aynı grup "Bu İslam bizi katleder" demektedir. Hangisi doğrudur?”(3)
Burada Alevi kurum ve kuruluşlarına da çok iş düşmektedir. Eğer Aleviler inançsal olarak kendilerini tanımlamazlarsa ortak paydalarda hareket edemezler.
Bu çelişkilerin ortadan kalması için Aleviler öncelikle inançsal olarak ortak bir tanımlama yapmalıdırlar. Bu tanımlama mutlaka dinsizleri de kapsamalıdır.
“Bazı vatandaşlar, “Ben dindarım, Allah’a inanıyorum” derken, niçin bazı vatandaşlar “Ben ateistim, inanmıyorum” diyemiyor? Milli birlik-beraberlik mi bozuluyor? Bazıları “rencide” mi oluyor?”(4) 
“Bir insanın gırtlağını acımasızca kesen “dindar”a bakıyorum. Bir de gazdan boğulacak kediye ağlayan ”dinsiz” kadına bakıyorum. Beynimde depremler oluyor…” (5)
Alevilik ve onun Ali’si bu gerçekleri mutlaka kapsamalıdır. Aksi halde Başbakan’ın yad ettiği Ali’ye mahkum olurlar.
Yine birkaç gün önce Başbakan’ın söylediği şu sözler de dikkat çekicidir. “Eğer Alevilik Ali’yi sevmek ise ben dört dörtlük aleviyim” Başbakan’ın bu sözlerini iyi okumak gerekir. Başbakan bu tip sözlerle Alevileri Müslümanlaştırmaya çalışıyor. Halen “Aleviler gerçek Müslümanlardır” diyen bazı Alevilerin bu davranışlarıyla kime ve neye hizmet ettiklerini artık anlamaları gerekiyor.
Aleviler “Başbakan yalan söylüyor, bize iftira atıyor” diye mahkemede dava açarlarsa, ben eminim ki, Recep Tayip Erdoğan kesin olarak bu davayı kazanacaktır. Çünkü Başbakan’ın bahsettiği Hz. Ali Muhammed’in hayatını kurtarmak için kendini feda edecek kadar gerçek bir Müslüman’dır. Eğer Aleviler bu Ali’ye tapıyorlarsa o zaman Başbakan haklı çıkar ve mahkemede davayı kazanır.
Çünkü; “Muhammed Ebu Bekir’in damadı, Ali Muhammet’in damadı. Ömer Ali’nin damadı, Osman Muhammet’in damadı, Muaviye Muhammet’in kaynı, Yezid Muhammet’in kaynı olan Muaviyenin oğlu olduğunu…” (6) bilinen bir gerçek var ortada.
Öyle ise, Alevi kurum ve kuruluşlarının yetkilileri Alevilerin hangi Ali’ye taptıklarını bir an önce ortaklaşıp, açıklamaları gerekir.
Alevi pirleri tarafından “Şahı Merdan Ali”, “Muhammed Ali”, “Ali Dost” gibi sıfatlarla anılan Ali’nin İslam’dan önce var olduğunu bazı araştırmacılar tarafından ortaya konulduğunu biliyoruz.
Yine "Ali sevgisi bir yoldur, bir edeptir, bir felsefedir, insan sevgisidir, bunlar olmadığı sürece Tayyip Erdoğan'ın söylediği sözler dört dörtlük Alevilik değil, dört dörtlük yalancılıktır"(7) tespiti yapanlar da vardır.
Bu tespite göre bu Başbakan’ın Alevilik sorununu çözmesi mümkün müdür?
Başbakan Diyanet’in bünyesinde “Müslüman Aleviler” adıyla bir birim oluşturacak ve bazı Alevi dedelerine maaş bağlayıp, zorunlu din dersleri kapsamında İzzettin Doğan formülü ile Alevileri Müslümanlaştıracaktır. Çok yakında bu uygulamanın yapılacağını hep birlikte tanık olacağız.
Bu çözüm değildir. Gerçek Aleviler bu tür sahte çözümlere karşı itirazlarını ortaya koymalı ve buna karşı mutlaka direnmelidirler.
Her ne kadar dünyadaki siyaset konjonktörü Türkiye’yi demokratikleşme açısından etkilese de bu Başbakanla Alevilik sorunu çözülmesi mümkün değildir.
29.07.2013
NOTLAR:
1. 13 Mayıs 2011 Denizli Mitingi
2.  Odatv.com
3. İbrahim Karakaya – PEYİKÇİ
4. Prof. Baskın Oran /  gomanweb
5. İhsan Eliaçık’ın Faceboox mesajından
6- BARIŞ AYDIN / kaypakkaya-partizan.org/
7. Gülten Kışanak Faceboox mesajından

Hiç yorum yok: