16 Aralık 2013 Pazartesi

AVUKAT...




Bülent TEKİN  

Sonuçlanmak üzere davası olan bir adam vardı. Yargılama süreci hep olumsuz gitmişti. Davanın adamın aleyhine sonuçlanacağı hemen hemen kesin gibiydi.

“ Davayı kaybedersem mahvolurum,” dedi adam arkadaşlarına üzgünce. “Dava neredeyse karara kaldı. Kaybedersem bitirirler beni, yok olurum…”

“Gel sana bir avukat bulalım. Eski avukatını da azlet!” dedi arkadaşlarından biri. “Her davayı kazanan ünlü bir avukat tanıyorum.”

“ Ben de onu tanıyorum,” dedi diğer bir arkadaşı, “hukuk dalında ün yapmış bir avukattır. Ne yapıp yapıp davayı kazanır o!”

Adam, diğer dostlarının da aynı avukatı önermeleri üzerine, kendi avukatını azlederek o ünlü avukata vekâlet verir. Böylece huzur içerisinde yargılama sonunu bekler. Epeyce ekonomik kaybı olmuştur ama, “olsun,” der adam kendi kendine, “şayet davayı kaybedersem uğrayacağım zarar telafi edilemeyecek nitelikte olur!”

Ve nihayet mahkeme günü gelir çatar. Adam çok heyecanlıydı, avukatıyla beraber mahkeme koridorunda volta atarken zaman durmuştu sanki. Neyse ki mübaşirin sesiyle biraz kendine gelir:

“Adam ve avukatı!..”

Avukat önde adam arkada mahkeme salonuna girerler. Celse açılır ve yargılama başlar. Avukat tüm yeteneğini ve hukuk bilgisini duruşmada konuşturur. Ama sonuç nafiledir. Yargıç kararı okur: Avukat davayı kaybeder. Evet…Evet…Her davayı kazanan avukat bu davayı kaybetmişti.

Adam şoktaydı. Mahkeme salonundan avukatının arkasından nasıl çıktığını bilemez. Kanı donmuştu adamın, ne yaptığının ayırdında değildi. Avukatsa adama bakmıyordu bile. Ağzından tek bir kelime çıkmamıştı avukatın. Avukat önde, adam arkasında bir süre adliye koridorunda yürüdüler ve avukat baro odasına girdi aniden. Avukatlık cübbesini çıkardı, çantasına yerleştirdi güzelce. Adam onu koridorda bekledi. Çok geçmeden avukatın odadan hızla çıktığını gören adam peşine takıldı. Avukat adliye binasından dışarı çıkmaktaydı. Avukat önde, müvekkil arkasında kan ter içinde koştu bir süre. Sonunda avukatın yanına yaklaşmayı başaran adam, kanı başına sıçrar bir şekilde konuştu:

“ Hani her davayı kazanıyordun? İşte benim davamı kaybettin!”

O ana dek dava sonucuyla ilgili tek kelime etmemiş ve müvekkilinin yüzüne bakmamış avukat aniden durdu ve konuştuğunda-karşısındakini suçlar gibi?-yüzü hafifçe gülümsüyordu:
“Müvekkil! Aslında davayı ben kaybetmedim. Sen kaybettin!”

----------

Hiç yorum yok: