13 Temmuz 2013 Cumartesi

BİR ERKEK VE BİR KADIN





Bülent Tekin
Bulenttekin47@gmail.com

Eşbaşkanlık sistemi Avrupa’da Yeşil’lerin, Demokratik Sosyalist’lerin kullandığı bir yönetim sistemi(dir). Daha çok bir kadın ve bir erkekten oluşan bir sistem. Tabii iki erkek veya iki kadın olmasında bir mahsur yok. Son olarak KCK (PKK) de bu sisteme uydu. Anlaşıldığı gibi bu legal mücadele sistemine hazırlık olarak değerlendirilebilecek bir yapı oluşturuldu. Bundan böyle PKK’yi (KCK vs.) legal mücadelenin birer aktörleri olarak görebiliriz. HPG ile ilgili bir net bilgi yok. Muhtemelen tek başkanlık sistem ile yönetilmeye devam etmiş olabilir. Modaya o da uy(durul)muş olsa da onun legal arenada boy göstereceği günlerin bu günler olduğunu düşünmüyorum.
Konuya baştan böyle girmemin nedeni Murat Karayılan’ın tasfiye edildiğini söylemek için değildi(r). Karayılan büyük olasılıkla Çözüm Süreci’nde daha barışçıl ve ılımlı roller üstlenen politikalara cevaz verecek bir aktör olmaya devam edecektir. Karayılan’ın yerine bir erkek (Cemil Bayık) ve bir kadın’ın (Besê Hozat) KCK eşbaşkanları olarak seçilmeleri demokratik siyasete hazırlanma olarak değerlendirilmesi gerekir düşüncesindeyim.
Asıl meseleye gelmek istiyorum. Bu eşbaşkanlık işi öyle bir noktaya geliyor ki, bırakınız bir siyasi partinin yönetiminde olmayı, bir dernek veya odanın başında da görülmeye başlanacaktır. Nuh’a kadar gitmek istemiyorum (bu başlangıcı yanlış yaptığımı düşünüyorum! Gelecekten bahsetmeliydim!) ama aile reisliğinde de eşailebaşkanı olarak değerlendirildiğini düşünüyorum. Resmi kurumların başında düşünülüyor mu bilmem, mesela Eşemniyetmüdürü, eşvali, eşbelediyebaşkanı, eştapumüdürü vesaire olur mu pek emin değilim. Ama dilerim ki toplu taşımacılıkta eşkaptan, eşşoför vesaireye kadar düşünülmüştür. En azından (b)öyle düşünülmüştür diye düşünüyorum.
İlk bakışta bir erkek ve bir kadın olarak eşitliği ve adaleti temsil ettiğini düşünebilirsiniz: Eşbaşkanların eşit cinsleri temsil ettiğini düşündüğünüzde. O halde bu eşbaşkanlar kimlerdir? Sıradan yoksul ve mazlum olan kadınlardan mı seçiliyor bu eşbaşkanlar? Mesela Ticaret ve Sanayi Odası eşbaşkanı bilmem hangi varoşun hangi gecekondusunda yaşayan yoksul Fatma mı olacak? Yoksa bilmem hangi siyasetçinin bir yakını ya da ekibinden olan bir cevval kişi mi? Ya da bilmem hangi zenginin eşi ya da hangi özel mülkiyetin sahibi bir kadın mı? Bu eşbaşkanların birinci söylediklerimden olmayacağı kesindir. Mutlaka siyaseten ya da maddeten kemale ermiş kadın kardeşlerimizden olacaktır. Yoksa buna da mı itiraz ediyorsunuz?
Kadın eşbaşkanların yoksul ailelerinin kızları ya da kadınları olmayacaktır. Eğer tesadüfen öyle birisi olursa da siyaseten bir noktaya gelmiş ve kendi politikaları içinde Tanrıça mertebesine getirilmiş biri olacaktır. Kadın erkek eşitliğinin ya da kadına pozitif torpil uygulama yönteminin sözde olduğunu ve bunun asla yoksul, kimsesiz, sahipsiz ve ezilen kadınlar için geçerli olmadığını söylemek istiyorum.
Gerillalar içinde mi aynı şey geçerlidir? sorusuna burada bir yanıt vermek gerekir diye düşünüyorum. Evet, bu tarihe kadar o kadın gerilla hâlâ yaşıyorsa ve ölüm’den kendini korumayı bilmişse, kıyafetine ve yaşına bakarak konuşursak kıdem ve emek diyebilirsiniz. Ama ölen onca kadın isimsiz hemcinsleri yanında onların yaşamış olmaları dahi bir ayrıcalık değil midir? Demek istediğim Kutsal Kadınana figürü, Ana Tanrıçalık isimsiz ve sahipsiz kadınları pek kapsamıyor. Belki ölenlere bu paye öldükleri için saygı ve anmaya bağlı olarak politik bir varyasyon olarak kullanılıyordur. Ya o isimsizler yaşamayı başarmış olsalardı bu payeden yararlanacaklar mıydı? Bu konularda benim kuşkularım var, sizi bilmem!

Eşbaşkanlık sisteminin yakında hayatımızın her alanına girmesiyle %50 şansınızın olduğunu söyleyebilirim. Çalışın, çok çalışın derim. Ticaret ve Sanayi Odası Eşbaşkanı olmak için çok çalışın. Eşkaymakam veya Eşvali olabilirsiniz? Eşinsanhaklarıbaşkanı olabilirsiniz mesela? Ama merak etmeyin bunlardan hiçbirisini olamıyorsanız, eğer evliyseniz eşailereisi olmayı garantilemişsiniz. Bunu başarmış olmanız bile size yetmez mi? Daha ne istiyorsunuz? Biliyorum bu noktada bekâr kardeşlerimin bana bir itirazı olacak, haklıdırlar. Artık orasını da onlar düşünsünler. Bu konuyu kendi demokratik mücadele yöntemiyle kazansınlar. Bana, size güvenmesinler. Hele devlete asla!

Hiç yorum yok: