13 Nisan 2013 Cumartesi

Yükseliş ve düşüş mü?




Serra Güneyli

Kürtlerin bir kaderi mi, hep baş kaldırıyorlar, ancak mücadele perspektifleri hep geriyi gösteriyor.

Kürtlere ait bir yazgı mı, hep mücadele ediyorlar, ancak kavgaları hep ilhakçı düzenlerle ”uzlaşma” ile bitiyor.

21 Martta, İmralı’dan gönderilen ”tövbe ediyorum” müsveddesi bunu gösteriyor.

Bu müsvedde de ne vardı?

İmralı müsveddesi, ”Türk – İslam” sentezi ile süslenmiş ve Kürt kimliğini reddeden bir ”tövbekârlık” itirafıdır.

Gerçekten ne garip. Türkiye’de egemen güçlerin, yerine ve zamanına göre dillendirdiği, ırkçı, inkârcı, ilhakçı,  Türk – İslam sentezi, yıllar sonra, İmralı’da tutulan APO tarafından, tekrar dile getirilmesi, gerçekten ne garip!

Yükseliş ve düşüşün yarattığı bir durum mu, bilmiyorum. Ama bildiğim birşey var. Şudur: Yıllar sonra APO, Türk – İslam sentezini, Türkiye’nin tozlu ambarlarından çıkarıp, biz, Alevilere, Kürtlere sunması bir küfürdür! Bu, müsvedde, özelde Kürt halkına, Alevilere ve genelde Orta-doğu’da  ezilen tüm halklara karşı bir küfürdür.

Bu, “hepimiz müslümanız” hutbesi ile TC’nin “karıştır – barıştır” ninnisidir!

Öcalan, İmralı’da, “hepimiz müslümanız” ninnisi ile yatabilir. Hakkıdır.  Ama Öcalan, bu “ninni” ile bizi, Kürt halkını ve Alevileri  yatırmaya, uyutmaya  hakkı yoktur. Birinci nokta budur.

İkinci nokta şudur: Toprağı kaymış Recep Tayyib’in Kürtlere yanaşması bir tesadüf değildir.

Erdoğan, İmralı’da bir koltuk değneği yarattı. Bu da “Amerikan projesine” uygundur. Orta-doğu’da  Amerikan projesi mi, kendine göre islam yaratma projeleridir. Şu an Suriye’nin darmadağan edilmeye çalışılması bu projenin de parçasadır. Toprağı kaymış Recep Tayyip, Kürtlere ve Kürt toprağına yanaşması böylesi bir projenin sonucudur.

Üçüncü nokta: Tarih mi, nedense, hep tekerrür ediyor. Şudur, a) 1877 – 1878 Türk – Rus savaşında, Hamid, Kürtleri kullandı. ”Hamidiye Alayları”nı kurdu. Hamidiye alayları hep Kürtlerden oluştu. Hamidiye alayları, yeniçeriliktir ve b) 21 Mart 2013. Recep Tayyip, ”Recebiye Alayları”nı tekrar kurmaya çalışıyor.

Bunlar tesadüf mü, değildir.

Tarih mi, tesadüflere göre kurulmaz ve oluşmaz.

Tarih mi, bir nokta operasyonu değildir.

Tarih, bir zincir halkasıdır.

Tarih, dün, bugün ve yarının sınıf mücadelesidir.

Tarih, bu anlamda, tüm bilimlerin anasıdır.

Tarih var. Tarih var. İmralı’dan da ”tarih dersleri” var. 1920, 1924 gibi…

Tarih var, tarih vardır. 1920’de tarih ve Anayasa ne? Bilen var mı? 1920 yılını biliyoruz, ama 1920 Anayasası nerede? 1920 Anayasası Mustafa Kemal’in Nukkunda geçiyor. Hutbedir!

1924 Anayasası var mı, vardır. 1924 Anayasaında ”resmi din” islam diye yazıyor!

Dördüncü nokta mı, yoktur. Yazının sonucu vardır:

Kürtler, çok mücadele etti.

APO, Kürtlerin uyanmasında büyük bir rol oynadı. Kürtleri uyandıran APO, şimdi Kürtleri, ”Türk – İslam” ninnisi ile uyutmaya, yatırmaya çalışıyor.

Kürtler, İmralı’ya pirince giderken, evdeki bulgurdan olurlar mı, sanmıyorum…

Evet, toprak kayıyor, Receb’in ve İmralı’nın  toprağı kayıyor.

Toprak kayıyor ama akan topraklarda yeni bir Kürt yükselişi doğuyor.

Hiç yorum yok: