5 Haziran 2015 Cuma

Ermeni’yi Düşman, Alevi’yi Müslüman Belleyen Anlayış...




Mustafa Elveren*

Kanser taraması tahlili yapmak üzere, kan vermek için dün Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Kan Alma servisine gittim. Ancak, Samsun’da bir doktorun katledilmesi nedeniyle sağlık personelinin %80’ı iş bırakma eylemindeydi. On hemşirenin yerine sadece iki hemşire görev yapıyordu.

Personelin olmadığını fark edince, girişteki müracaat memuruna şunları söyledim;

-Görüyorum ki, personelin büyük çoğunluğu eyleme katılmıştır. Eyleme katılım çok iyi, bu durumu takdirle karşılıyorum.

Koltukta oturmuş, henüz kan vermeyi bekliyordum. O anda içerde bulunan erkek bir sağlık personeli ile görevli hemşire arasında geçen şu konuşmaya tanık oldum.

Erkek Sağlık Personeli; -Sınav nasıl geçti?

Hemşire; -sınav iptal oldu. Aynı gün iki sınav birden yapıldı. Sorular karışmış. Hemşirelerin soruları güvenlikçilere, güvenlikçilerin soruları ise hemşirelere verildi. Bir sınav yapmayı bile beceremiyorlar. Başlarına bir imam koymuşlar, adam hiçbir şey bilmiyor. Sonunda olacağı buydu.

Bu arada hemşirenin talimatı üzerine kan alması için sol kolumu kendisine doğru uzattım. Hemşire kolumdaki damara iğneyi tam batırdığı sırada ben şunları söyledim;

-Sadece imamları getirmiyorlar. Kelime-i şahadet’i getirenleri bile kendilerine yakın olduğunu düşünüyorlar ve bunları da amir yapıyorlar.

Biraz önce müracaat memuruyla aramızdaki diyalogdan cesaret almış olmalıki hemşire, devamla şunları söyledi;

-O en baştaki var ya, o Müslüman değildir. O Ermenidir.

Hemşirenin bu sözlerini duyunca şok oldum. O ana kadar sempatiyle baktığım hemşireye karşı birdenbire yüz hatlarım değişti. Hemşirenin iğnesi kolumdaki damardan kan almaya devam ediyordu. Bu durumda dayanamayıp hemşireye şunları söyledim;

-Ben Müslüman değilim, Aleviyim. Ermeni de, Türk de, Kürd de… her şeyden önce insandır. Tayyip’’in “Affedersiniz ermeni…” sözünü size hatırlatıyorum. Siz de onun durumuna düştünüz. Ermenileri niye düşman görüyorsunuz?

Hemşire, beklemediği bu sözlerim karşısında (biraz mahcup ve şaşkın bir şekilde);

-Aleviler de Müslüman’dır. Hepimiz insanız.

Ben; -Alevilerin Müslümanlıkla hiçbir ilgisi yoktur. Alevilerin Müslüman olduğunu nerden biliyorsunuz? Alevilerin Kelime-i Şahadeti bile Müslüman’dan farklıdır. Alevi’yi Müslüman, Ermeni’yi düşman olarak size belletmişler. Her şeyden önce bu zihniyeti değiştirmeniz gerekir. Yoksa biraz önce eleştirdiğiniz Tayip’ten ne farkız kalır?

Bu sözlerim üzerine, hemşire yüzü buruşmuştu ve şaşkınlığını belli ediyordu. Hiç bir şey söylemeden kolumda kan alan iğneyi damarımdan çekti, üzerine pamuk koydu ve ben o pamuğu bastıra bastıra oradan ayrıldım. Birkaç dakika sonra pamuğu kaldırdım. Kolumda hala kan pıhtısı görülüyordu.

Resmi ideoloji tarafından ülkemizde yaşayan Alevileri “İslam”, Ermenileri de “düşman” olarak halklarımızın zihnine kazınmaktadır.

Resmi ideolojiyi tarumar eden, o nedenle ömrünü zindanlarda geçirmiş olan değerli bilim insanı Sayın İsmail Beşikçi’nin bu hafta internet sitelerinde yayınlanan yazısından aldığım birkaç alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Alevilik, çok yerde, çok zaman Müslümanlık sayılmaktadır. Bu, çok yanlış bir düşüncedir. İkinci olarak da Alevilik Şiilikle karıştırılmaktadır. Aleviliğin Şiilik olduğu veya Şiiliğin Alevilik olduğu söylenmektedir. Halbuki Şiilik Müslümanlıktır. Alevilik ise ayrı bir dindir, inançtır. (…) İslami ve Alevi yaşam biçimine bakarak Aleviliğin İslam olmadığını anlamak çok kolaydır. Alevilik, elbette Müslümanlık değildir. Alevilik Müslümanlıktan çok önceki bir inançtır. Hatta Alevilik, Zerdüştlükten de önceki bir inançtır. Kuzey Mezopotamya kökenli bir inançtır. (…) Alevilerdeki semah, Aleviliğin Müslümanlık olmadığını gösteren çok önemli bir ritüeldir. Bu, kadını kamuda görünür kılan, erkekle eşit kılan bir ritüeldir. İslam’da buna benzer bir ritüel yoktur. (…) Namaz, oruç, haç, zekat, kelime-i şahadet, İslam’ın temel ibadet biçimleridir. Alevi ibadetinde bu kurallara riayet yoktur. (…) Alevileri temsil eden şair ise, 14. yüzyıl sonlarında ve 15. yüzyıl başlarında yaşayan Kaygusuz Abdal’dır.
Kıldan köprü yaratmışsın
Gelsun kullar geçsun deyu
Hele biz şöyle duralım
Yiğit isen geç a Tanrı
dizeleri, esas Alevi düşüncesini, Reya Heq düşüncesini aksettirmektedir. İslam’da böyle bir Tanrı eleştirisi var mı?
Alevilik, insana, doğaya değer veren, insanı, doğayı tanrı kabul eden bir inançtır. Mazlumların yanında yer alan, mazlumların acılarını paylaşan bir inançtır.(1)
Alevilik konusunda İsmail Beşikçi’nin, Ermeni meselesinde ise Prof. Baskın Oran’ın cesaretine hayranım. Öğrenme konusunda bu aydınlara çok şey borçluyum. Hepsini saygıyla selamlıyorum.
02.06.2015
*Em. Öğrt.

NOTLAR:




Hiç yorum yok: