17 Eylül 2013 Salı

HIRSIZ VE POLİS...




Bülent Tekin



                      Bu birkaç yıldır yerleştiğimiz Diyarbakır’da benim ve kızımın başından geçen iki hırsızlık olayını Diyarbakır polisi çözemedi. Üstelik benimle ilgili olanı basına yansıdığı halde bir sonuç alınamadı. Ve tuhaftır ki benim olayımdaki fail Emniyet Müdürlüğü kamerasına yakalandığı halde kimliği tespit edilemedi. Üstelik şahısla ilgili iki tanık ifadesi de vardı. Böylesi bir olayı çözemeyen ve faili yakalayamayan bir polis teşkilatının önemli olayları çözeceğine inanmak zordur. Kameran var, net değil, şahsın yüzünü göremiyorsun. Üstelik olayın olduğu yerde polisin iki kamerası vardı.
                      Bir yazarın başından geçen bir olayı çözemeyen polisin sıradan yurttaşların hırsızlığını yapanları nasıl yakalayacağı şüphesi doğmaz mı? Basına düşmüş olayımın hatırına bu olayı çözemeyen polis gerçekten de diğer olayları nasıl çözüyor? Zaman zaman okuyoruz, televizyonlardan izliyoruz: Filanca cinayet yarım saate çözüldü, katil yarım saat içinde yakalandı. Peki bu okuduklarımız, izlediklerimiz gerçekten doğru mu?
                      Artık düşünmeye başladım: Hrant Dink’i öldüren katil gerçekten Ogün Samast mıydı? Gerçekten de kamera görüntüleri yardımıyla kimliği belirlenmiş miydi? Televizyonlardan nerdeyse ölüm sahnesini bize izlettirdiler. Beyaz bereli kaçan o şahıs Ogün Samast mıydı? Katil o muydu? Kameralar nasıl net görüntü verdi? Kameraların nasıl olur da görüntü sorunu olmadı? Dilerim katil Ogün Samast’tır.
                      Diyarbakır ya da Amed öyle demokrasi duyarlılığı ile pek övünmesin: Nerdeyse Hırsızların Başkenti olmuş durumda. Hırsızlık, hırsızlık cenneti olduğu ortamlarda rakipsiz olur. Eğer hırsızlığı salt ekonomik nedenlerle (yoksulluğun neden olduğu) yapılan masumane bir eylem olarak görürsek hırsızlığı olumlamış oluruz. Eğer hırsızlık salt bu nedenle yapılmış olsaydı tüm yoksul ve sahipsizlerin hırsız olması gerekirdi. Öyle hırsızlığı, Kürtler geri bıraktırılmış, yoksul olmaları nedeniyle bu işi yapmak zorunda kaldılar şeklinde bir kısım Kürt aydınlarının tuhaf görüşü olarak algılandığını da biliyorum. Tüm bu bakışlar hatalı ve suç işlemeyi teşvik edici yöndedir.
                      İnsanlar neden hırsızlık yapar? Kolay hırsız olunur mu? Mesela cebinizden cüzdanınızı aşıran (benim başıma gelmişti!) bir hırsız (cepçi!) öyle kolay yetişir mi? Evet, hırsızlar kolay yetişmiyor, önemli düzeyde teori ve pratik gerektirir. Bir yetenek kazanma sürecidir hırsızlık. Üstelik bu alçaklığı herkes yapmaz. Polis acaba hırsızların çevresi ile ilgili bir sosyal araştırma yapıyor mudur? Böylesine bir araştırma yapılırsa hırsızların çevresinin (kankalarının) hırsızlar, sahtekârlar, katiller, fuhuşçular ve uyuşturucu pazarlamacıların olduğu görülecektir.  
                      Hırsızlık gibi onursuzca bir işin toplumsal dayanışma ile lanetlenmesi, olumlayıcı ve hatta özendirici tüm faaliyetlerin yasaklanması gerekmektedir. Hırsızlığı ve hırsızı bugün yaptıklarından ve sonuçlarından sorumlu tutmamak büyük bir hatadır. Ortada bir suç vardır ve bu suç affedilemez niteliktedir. Hiçbir din ya da dinsizlik hırsızlığı hoş görmez, olumlamaz. Tanrılı/Tanrısız dinler, ateizm dahil ya da seküler yasalar hırsızlığı hoş görmez. Mahkemelerin de hırsızlığa önemsiz bir suç gözüyle bakmaması gerekir.

                      Diyarbakır polisi benim hırsızımı yakalayacak mıdır? Tabii ki hayır. Çünkü bu ülkenin güvenlik güçleri devlet güvenliğine yönelik eğitim ve ideoloji almaktadır. Bireylerin hak ve özgürlüklerine göre zabıta davranışı demokratik ülkelerin çok gerisindedir. Polis gösteri ve yürüyüş kanunlarıyla nitelenecek eylemleri bastırmakta birebirdir. Ama benim, senin, onun hırsızını, sahtekârını, dolandırıcısını yakalamakta zorluklar çeker. Ben kendi gözlerimle gördüğüm polis kamerasının durumundan sonra öyle polisin çok ta modern suçlu bulma ve yakalama tekniklerini kullandığına inanmıyorum. Katiller mağdur ailelerin ihbarları ve verdikleri isimlerin aranması üzerine yakalanmaktadırlar.  Hırsızlık, uyuşturucu, fuhuş ise bu ülkede devlet güvenliğini tehlikeye sokan suçlar yanında masumane ve belki de kabul edilebilir düşünülmektedir. Sonuç itibari ile ben hırsızımın yakalanmasını istiyorum. Böylesine aşağılık ve onursuz işleri yapan bu insanların sokaklarda masum insanlara zarar vermemelerini istiyorum. 

Hiç yorum yok: