18 Şubat 2014 Salı

Türkiye’de Siyaset Ve “Yeni CHP”...





Mustafa Elveren*

Türkiye’nin mevcut sistemi her zaman siyaseti kendi kontrolünde tutmaktadır. M. Kemal’in ölümünden sonra yaratılan sahte Kemalizm bazen sağ siyaset, bazen de sol siyaset olarak karşımıza çıkmaktadır. Kimi zaman da merkez sağ ve merkez sol şeklinde siyaseti dengede tutuyor.

Bu siyasi sistemde sağ ve sol siyaset çizgileri birbirleriyle yarışıyormuş gibi yapıyorlar. Gerektiğinde tarikat ve cemaat biçiminde de siyaseti dengeleyebiliyor. Diyanet İşleri Kurumu ile birlikte “Hoca Efendi” ve “Cüppeli Hoca” gibi kişilikler yaratıp, din-iman-ezan, vatan-millet-bayrak söylemiyle halklar uyutulmaktadır.

Buradan hareketle; resmi ideolojinin temel felsefesini oluşturan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) “SOL”, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) “SAĞ”, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKParti) ise “MERKEZ” olarak halklara yutturulmaktadır.
Türkiye’nin en önemli temel sorunlarından Kürt ve Alevi konusunda Tuncelili iki Kemal’in (Kılıçdaroğlu-Burkay) sahneye çıkması tesadüfü olduğunu düşünmüyorum. Zaten Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dersim’de yaptığı tek icraatı Dersimli Ferhat Tunç’a karşı Tuncelili Kamer Genc’i tekrar Meclis’e göndermek oldu.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen; CHP'nin başında bulunan Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir lider bu partinin değişimini ve dönüşümünü sağlayabilir mi? Parti içindeki ırkçı çıkışlara rağmen gücü ve iradesi var mı?
Van’da düzenlediği mitingde ’Mustafa Muğlalı Kışlası’nın adını iktidara gelince kaldıracağız" diyen CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, aynı şekilde başta Muğla’daki Mustafa Muğlalı caddeleri olmak üzere tüm Türkiye’de Mustafa Muğlalı ismini kaldırılacağını söyleyebilecek mi?

Çok zor görünse de biraz cesaret gösterip, risk almasına bağlıdır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun iyi niyetli ve dürüst biri olduğunu herkes söylüyor. Bir zamanlar rahmetli Erdal İnönü ve Bülent Ecevit için de söyledikleri gibi. Önümüzdeki süreçte hep birlikte izleyip göreceğiz.

Artık “yeni CHP” Kemalizm’e fazla takılmadan, evrensel insan hakları çerçevesinde politikalar üretmeyi başarabilmelidir.
Şimdi bazı okuyucularım, arkadaşlarım ve dostlarım bana; “yahu senin CHP’den hala umudun mu var?” diye sorabilirler.

Benimki umut değil, kendimce doğru olduğuna inandığım tespitlerdir. Dolayısıyla CHP’yi analiz etmek ülkemiz ve halklarımız açısından bence yararlı olur.

Türkiye’de sistem, siyaseti her zaman kontrolünde tutsa da, bu antidemokratik seçim yöntemini zorlayıp, demokratik kanallar açmak için uğraş verilmelidir.
Kişiler ya da örgütler kendi çıkarları için “Şeytanla bile iş birliği yapabilirler”. Öyle ise, birçok uygar ülkede olduğu gibi Türkiye’de de ilkeli siyasi ittifaklar yapılabilir.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) bunu büyük ölçüde başarmış durumdadır. HDP örneği ülkemiz için çok önemli ve yararlı bir model olduğunu düşünüyorum.

Bu günkü Dünya siyaset konjonktürünü göz önüne alarak, bence sol-sosyalist hatta liberal özgürlükçü çevrelerin de içinde olduğu halkların demokratik bloğu yaratılmalı ve esas alınmalıdır.

17.02.2014


*Emekli Öğretmen

Hiç yorum yok: