25 Mayıs 2015 Pazartesi

Hukukun Olmadığı Bir Ülkede Seçim Yarışı Olur mu?



Mustafa Elveren*

7 Haziran’da Milletvekili seçimi için Türkiye’de tüm siyasi partiler yüzde on seçim barajı ayıbıyla sanki bu ülkede demokrasi varmış gibi birbirleriyle yarışıyorlar.

İktidardaki AKParti başta olmak üzere, CHP ile MHP’nin Devletin kasasından milyonlarca Lira yardım aldıklarını, buna karşılık Mecliste grubu bulunduğu halde bir tek kuruş yardım verilmeyen HDP de bu yarışa katılmak zorunda kaldı. Bu kadar eşitsizlik, hukuksuzluk olur mu?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruluşundan bu güne kadar bir türlü hukuk devleti olamadı. “Önce vatan, sonra insan” mantığı hâkimdir. O nedenle yargıçlar genellikle hukuka göre değil, devletin çıkarlarını gözeterek karar veriyorlar. Hep kanun devleti oldu ve halen de devam etmektedir. 

Böyle bir sistemde demokrasi ve hukuk yerine ancak baskı, yalan ve talan zihniyetli bireyler ya da toplumlar yaratılır.

“Gazi Mustafa Kemal” ile “Hazreti Muhammed Mustafa”yı ve “Allah’ın Kelamı Kuran”ı referans gösterenlerin demokrat olması mümkün müdür?

Her şeyden önce yüzde on seçim barajı uygulamasıyla bu sistemin ürettiği iktidarlar demokrat olabilirler mi?

Bu sistemde toplumun da demokrat olması mümkün değildir. Çünkü Türkiye’nin mevcut eğitim sistemi insanlarımızı insan olarak değil, “önce vatan” mantığıyla yetiştirmektedir.

Türkiye’de tüm seçimler ve yargılamalar hep bu zihniyetin gölgesinde yapılmaktadır.

Bu zihniyeti kırmak mümkün mü?

Yıllar önce de yazmıştım;
·         Önce Türkiye sol partileri, gurupları, işçi sendikaları, dernekleri ve benzer örgütler arasında ilkeli ittifak oluşturmak.
·         Sonra, Aleviler başta olmak üzere sistem tarafından dışlanan diğer inanç grupları ile azınlıkları buluşturmak.
·         Daha sonra demokrat liberallerin ve aydınların desteğini sağlamak.
·         Öbür taraftan ise; Kürt Özgürlük Hareketi başta olmak üzere diğer tüm Kürd siyasi oluşumlar arasında stratejik işbirliğini sağlamak.
·         Ve en son olarak da; Kürdistan ve Türkiye demokratik oluşumları bir araya getirmek, sisteme karşı birlikte mücadele etmektir.


Çok zor bir iştir. Zaten önemli olan da zoru başarmak değil mi?
Çok zor olmasına rağmen HDP’nin bu yolda epey mesafe aldığını söyleyebiliriz. O nedenle hepimizin HDP’nin etrafında kenetlenmesi gerekir. HDP’nin yaptığı ilkeli büyük ittifaklarla zoru aşabiliriz!

HDP’nin Kürdler ile Türkiye solu ve sistem dışına itilmiş azınlıklar arasında ittifaklar yaratmasını çok önemsiyorum. Bu işbirliğinin çok değerli ve yerinde bir çalışma olduğunu düşünüyorum.

Kürt siyasetiyle işbirliği yapmayan hiçbir siyasi partinin tek başına AKPartiye karşı iktidar olması mümkün değildir. O nedenle Kürt siyasetinden uzaklaşıp, seçim sonrasında uğrayacakları yenilgiyi hiçbir kişi ve parti HDP’yi sebep olarak artık gösteremez.

Her türlü baskıya, yalana ve talana rağmen HDP’nin bu seçim yarışına girmesi bence Türkiye’de demokrasi mücadelesini hızlandıracaktır.

Hukukun ve demokrasinin olmadığı bir ülkede seçim yarışı olur mu? Olmadığı bilinen bir gerçektir. Ancak sistemin çivisini gevşetmek için bu tür yöntemler de uygulanabilir.

İster göstermelik, ister baskı altında yapılsın. Tüm sosyalistlerin, devrimcilerin ve demokratların evrensel hukuku ve demokrasiyi inşa edinceye kadar bu tür siyasi alanlardan yararlanmaya ve mücadeleye devam etmesi gerekir.

Oylar HDP’ye, HDP meclise, Halklar iktidara!
24.05.2015

*Em. Öğrt.


Hiç yorum yok: