7 Ekim 2013 Pazartesi

ÇOK MUTLUYUZ(?!)


Bülent Tekin
  
Demokratikleşme Paketi’nin hiçbir çevreyi tatmin etmemesi, AKP’lileri dahi yetmez ama evet tavrına sokması düşündürücüdür. Burada en fazla düşünmesi gerekecek olan da başbakan ve AKP hükümetidir. Yaklaşık sekiz aydır ölümler durmuştu(r). PKK sınır dışına çıkışları durdurmasına karşın çatışmasızlık iki taraflı olarak devam etmektedir. Eğer paketler bu anlayışlarla ardı sıra gelecek olurlarsa cumhuriyetin (sistemin) yapısında köklü bir değişimi hedefle(n)miyor. Kürt ve Kürtlük doğal ve kurnaz bir asimilasyonla devam edecek ve yaklaşık-benim tahminimdir!-elli yıl civarında romantik (nostaljik!) bir düzeye düşecektir. Kürdistan olarak tanımlanan bölgede yaşayanlara eskiden bunlar Kürt’tü denecektir. Gün gelecek Kürtler, Kürtçe aksanıyla tuhaf bir Türkçe konuşan Türkler haline geleceklerdir. Hoş şimdi de öyledir ya? Cumhuriyet yine oligarşik bir yönetim olarak devam edecek ama kendisine demokratik payesini de verecektir. Asıl olanın da eskinin bir başka ve daha kurnaz bir yöntemle devamı olacağıdır.
Peki demokratik Kürt hareketi (BDP misyonu!) bu olanlardan memnun mu? Daha doğrusu bu yapılanları ve olacakları nasıl karşılıyor? AKP bir iktidar (devlet) partisi olarak (mevcut şartlara devletin uyarlaması olarak) AB, ABD gibi dünya devlerinin desteğini alarak 3023, 3071’leri (bu tür tarihleri çoğaltabiliriz!) hedefliyor. Tıpkı 28 Şubatçılar gibi en az bin yıl iktidar olmayı hedefliyorlar. Tabii hiçbir insanın ömrü bin yıl değildir. Burada başbakan ve cumhurbaşkanı (başkan) olarak öncelikle Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlık ve yaş itibari ile yöneteceği kadar bir sürede tek devlet iktidar partisi olmayı perçinlemek istemektedirler. Bu arada ve daha sonra kadrolar bulunacak ve yola devam edilecektir. Cumhuriyet makyaj edilmiş ve sözde demokratik unvanıyla ilelebet devam ettirilecektir.
Ya BDP misyonu açısından durum nasıldır? PKK nasıl davranacaktır? BDP misyonu PKK’nin gerilla savaşı üzerinden kazandığı sempati ve desteği kendi(si)ne oya çevirmeye çalışmaktadır. Sürekli milletvekili ve belediye başkanı olmak ayrıcalığını tıpkı TC devlet (iktidar) partisinin Kürt versiyonu olarak devam ettirmek istemektedir. Nasıl olsa ölen de öldüren de kendileri ya da çocukları değildir? Her iki taraftan da ölenler kendi kanlarından olmadığı için nutuk atmak, demeç vermek ya da ufak tefek yasal gösterilerde bulunmak ta kırmızı koltuk ve plakanın bir küçük bedeli olarak düşünülmektedir. İşin tuhaf yanı milletin çocuklarını öldüren ve öldürten olarak da (tabii burada bizzat kendilerinin de öldükleri gerçeğini vurgulamak gerekir!) PKK de yola gelmiş bulunmaktadır. Artık kimse bu savaşı sürdürmek istememektedir, Başbakan hiçbir adım atmasa da bu saatten sonra kimse eskiye dönüşü başaramayacaktır.
Demokratik Kürt hareketi (BDP misyonu) yerel yönetimler ya da fiili özerk yapılar niteliğiyle Kürtleri ilelebet yönetmek istemektedir. Ve tuhaftır ki bunu başarmaya çalışırken de iktidar olmayı öcü ve kötü düşman ilan etmektedir. Binlerce yıl bu toprakları idare etmek (yönetmek) isteyen bu misyon Kürt halkını da bu söylemine inandırmış gözükmektedir. Aslında olanlar yıllardır hapishanede olan Öcalan’ın artık çıkmak istemesidir. Bu saatten sonra kendi kurduğu siyasi hareketin legal yöneticisi ve milletvekili olmak istemektedir. Çünkü onun adına çok sayıda kişi kırmızı koltuklarda oturmaktadır ve buna karşın kendisi tek kişilik koğuşta yaşamaya mahkûm edilmiştir. Bu durumu o da ilelebet devam ettirmek istememektedir. Devletten koparabildiği tavizlere(?!) razı gözükmektedir. Ve belki serbest kaldığında daha fazlasını yapabilecektir. Onun da tüm planı bu olmalıdır. Bu nedenle de mevcut duruma son verme adına TC (devlet adına MİT) Abdullah Öcalan üzerinden PKK ve BDP misyonuna bir operasyon yaptırmıştır. Ve bu operasyon demokratikleşmenin en önemli aracı durumundadır.
Ve son bir söz olarak: Oligarşik cumhuriyete ne olacaktır? Her türlü makyaj ve demokratikleşmeye(?!) karşın yaşamını devam ettirecektir. “Kurnaz Adam” politikacılar vasıtasıyla Kürt ve Türk olarak, sağcı ve solcu(?!) olarak, milliyetçi, dindar, İslamcı, demokrat, liberal olarak burjuvazinin, feodal ağaların, kompradorların koalisyonu olarak bizleri yönetmeye devam edeceklerdir. Her zaman olduğu gibi alttakiler, ayaktakımı, baldırı çıplaklar, sahipsizler, garibanlar, kimsesizler, çarıksızlar yönetilmeye devam edeceklerdir. Ve alttakiler her daim bu Kurnaz Adam’ların vefalı birer fanatiği olarak oylarını demokrasicilik oyunu gereği bu mutlu insanlara kullanacaklardır.


Hiç yorum yok: