4 Kasım 2013 Pazartesi

RÜYA(LARI)M...



Bülent Tekin

Sık sık rüya görüyorum. Bir arkadaşım rüyalarını yazsan çok ilginç bir kitap olur demişti. Hiç tanımadığım ya da samimi olmadığım (belki de hiç konuşmadığım) biriyle de uzun uzadıya bir rüyam olur. Bazen başbakanla bir diyalogum olur, ya da bir milletvekili ile de ilginç bir maceram olur. Ama çabucak unuturum. Unutmadıklarımı (ilk kalktığımda!) anlatırım zaman zaman, bir roman gibidir anlattıklarım. Tüm bunları gerçekten gördün mü, derler. Evet tüm anlattıklarımı biraz fantastik, biraz abartılı da olsa görmüşümdür. Gökyüzünde mesela saatlerce uçmuşumdur. Elektrik tellerine takılmadan çatılardan kendimi bırakıp tüm kentin üzerinde saatlerce uçmuşum. Bazen bir arkadaşım da uçar benimle ya da kötü insanlarca takip edilirim gökyüzünde. Günlerce etkilendiğim olur. Gerçeküstü bazı kazanımlarımın uyandığımda olmamasını görmek büyük bir hayal kırıklığı yaratır. Böyle bir olanağım nasıl olur diye düşünürüm, böyle bir güce nasıl ulaşabilirim? Ancak hayat rüyadaki gibi değildir, tüm yalın gerçeğiyle içinde bulunduğun şartlar doğrultusunda devam etmektedir. Yapacağın pek de bir şey yoktur!

Çok yakında rüyamda, yolda giderken kazların tavuk civcivlerine saldırdığını gördüm. Deniz’le (tanırsınız onu, küçük kız torunumdur: Onunla ilgili “Deniz ve Başbakan”, “Deniz’in Hikâyesi” adlı yazılarım oldu) birlikte müdahale ettik, ancak bir kazın ağzında büyükçe bir parça vardı. Yaklaştık ve müdahale ettik: Çok şükür ki kesik bir tavuk başıydı o. Kesilmiş bir tavuğun sokağa atılmış başıydı yani, derin bir nefes aldık. Yürümeye devam ettik Deniz’le, yanımızda ailemizin önemli sayıda ferdi vardı. Kaldırımda yanımda aslan büyüklüğünde iki kızıl (kırmızımtırak sarı) kedi geçiyordu. Yan yana yürüyorlardı ve insanların umurunda değildi. Annem (kedileri çok sever!) onlardan birinin arkasından birkaç adım atıp kuyruğundan yakalamak istedi. “Anne!” dedim, “sakın yapma. Baksana aslan büyüklüğündedirler, tehlikelidirler!” Annem kapkalın ve uzunca olan kuyruğa temas etmiş olan elini hemen çekti. Aslında benim kedilerden korktuğumu bildiği için çekti. O canavar kediler geriye dönüp anneme bakmadılar bile! Deniz ise (kedileri çok sevdiğinden!) annemin onları yakalamasını istiyordu. Rüyamı tam anlatmadım tabii, bu sayfalara sığmayacak kadar uzundu, içinden birkaç sahnesini anlattım.

Edebiyat belki de rüya’ya en yakın sanat’tır. İdeallerinizi, yapmak istediklerinizi kolayca görebildiğiniz bir uyku ortamından yazına dökmeye gidebilmek ancak yazma ile (edebiyat ile) olur. Başka bir hayatı tasvir edersiniz, sizin içinde olmadığınız ama olmasını istediğiniz olanı. Ve öyle bir yaparsınız ki istediğiniz sayıda insanı da o hayatın içine sokarsınız. Başka hayatlar gelişir. Böylece insanlar hiç haberleri olmadıkları hayatların içinde kendilerini bulurlar, onlar için yeni bir hayat başlamıştır artık.

Rüyalar işte biraz da böyledir. Sizi edebiyata sürükler. Birçok insanı başka hayatlara sürükler. Tercih etme hakları yoktur. Ama başka hayatların varlığından haberdar olurlar. Esas önem de buradadır. Bir milletvekili ile muhatap olabilirler. Bazen bir başbakanla diyaloglar yaşarlar. Hep naif ilişkilerdir bunlar, düzenin emredemediği pozisyonları yaşarlar. Artık devlet karşınızda kadüktür, yok hükmündedir. Siz daha güçlüsünüz. Çok çok uçar kaçarsınız, kötü adamlar sizi yakalamaya çalışır ama sizin kadar yükseğe çıkamazlar. Öyle uzak diyarlara da sizin gibi gelemezler. Devletin sayfaları hükümsüzdür, o sayfaları artık siz yazıyorsunuz. Başka türlü sayfalar, başka türlü tercihler vardır. Ve başka türlü bir hayat!


Yeniden edebiyata gelmek isterim: Rüyalarınızı sayfa sayfa yazdığınız yeni ve fantastik bir hayatın içine! Devlet ya da hükümet tercihlerinin dışında kendi tercihlerinizin olduğu o fantastik ve tatlı hayata… Rüyalarınızda gördüğünüz o önemli şahsiyetler uyandığınızda yok olurlar. Artık farklı ve çok sıkıcı hayatın içindesiniz. Hayat tüm zorlukları ve oyunlarıyla sizle oyun oynamaya devam edecektir. O çekilmez hayata karşı-bir alternatif hayat için!-sayfalar dolusu yazarak bir yenisini oluşturabilirsiniz. Yeni hayat daha güzeldir, daha yaşanabilirdir. İçinde korku ve zorluklar da olsa uyanık olduğunuzdakinden daha merhametlidir. En azından bir iki isteğiniz gerçekleşmiştir. Belki sevdiğinize, ulaşmak istediğiniz hedefe ulaşamamışsınızdır ama hayatı yönlendirmede büyük gücünüz vardır. O güçle kısa bir süre de olsa yeni tercihler sunabiliyorsunuz. Yeni ve birçok insan devletin direktiflerinden uzak yeni bir hayatta tercihleri dışında bulunurlar. Ne ilginç değil mi?

Hiç yorum yok: