30 Haziran 2013 Pazar

KEKLİK VE ŞAHİN...






Bülent Tekin


                      Kürtlerde keklik güvenilmeyen bir hayvandır. Bunun nedeni, tıpkı kendi ırklarından çoğunun yaptığı gibi kendi soyundan olanları yakalatma amacında kullanıldıklarından olmalıdır. Yine de çok konuya ders verecek ya da benzeşim yapılabilecek Kürt hikâyeleri (masalları) oldukça farklıdırlar ve kendilerine özgü anlatımları kapsar. Kürt hikâyelerinde zaman zaman açık ve hakaretamiz ifadeler yer alabilir. Hatta gülmece ya da der verici nitelikte kimi erotik sayılabilecek anlatımları da kapsayabilir. Neyse biz anlatacağımız hikâyeye dönmek istiyoruz.
                      Kekliğin biri çok güzel ötüyormuş. Şahin onu başkalarından işitmiş ve sesini duymaya karar vermiş. Sesi duyunca da çok hoşuna gitmiş. Bir gün dalın üstüne tünemiş. Keklik öterken şahin ona, “Seninle arkadaş olmak istiyorum?” demiş. Keklik ürkmüş. “Korkarım!” demiş kendi(si)ne güvenmeyen keklik.  “Korkma” demiş kendisine güvenmeyen kekliğe şahin. “Bana güven. Hatta seninle tüm keklikler ve şahinler adına bir anlaşma yapacağım.” Ürkek bakışlarını değiştirmeyen kekliğe anlatmaya devam etmiş şahin: “ Şahinler sizi ürkütmesin diye alçaktan uçmasınlar! Yani sizlerin üstünden hiç uçmasınlar!” Bu anlaşma kekliğin hoşuna gitmiş olacak ki arkadaşlar olmuşlar. Şahin artık kekliğin yuvasına bile gidiyormuş.
                      Çok geçmeden bu sevgi bitmiş, artık şahin bahane aramaya başlamış. Bir gün çıkışmış: “Nedir gece gündüz başımıza durmadan okuyorsun, durmadan ötüyorsun? Bu ötmekten bıkmadın mı?” Durumu çakan keklik korkmuş ve hiç ses çıkaramamış. Bir gece şahin çok acıkmış. Kekliğe bahane bulmaya başlamış. “Konduğun dalda güneş ışınlarının üzerime gelmesini engelliyorsun. Gölge yapıyorsun?” Keklik dayanamamış bu kez. “Görmüyor musun gecedir? Gecede güneş yok ki?” “Ooo demek ben yalan söylüyorum. Beni yalancı çıkarıyorsun?” demiş şahin ve kekliği pençesiyle öldürüp yemiş.
                      Evet, (şahinin) keklikler korkmasınlar diye şahinler alçaktan uçmasın, yakınınızdan uçmasın! şeklindeki kekliğe sunduğu dostluk(?!) anlaşması ihanetle sonuçlanmış. Bu hikâyenin “dost ve ihanet” vurgusu üzerine anlatılacağını düşünüyorum.
                      Kürtler kendilerini daha çok ihanete uğramış bir halk olarak görürler. Bu nedenle de öykümüzdeki anlattığımız keklik örneği ürkek ve çekingendirler. Bu öyküde keklik-belki?-bilmeyerek kendi ölümüne neden olmuştur. Ama onun bu saflığı bütün keklik ırkının yok edilmesine neden olabilirdi. Tabii hikâyede anlatılan kekliklerin bulunduğu mıntıkayı kastediyorum. Tuhaftır ki hayvanlar arsındaki diyalog günümüzdeki insanlar arasındaki diyaloga her zaman benzemektedir. Bu tür diyalogları belki insanlar daha anlamlı ve faydalı olur diye hayvanlara yaptırmaktadır. Ben de bu hikâyeyi kurgularken belki böyle düşünmüş olabilirim. Ne de olsa benim anlattıklarım Kürt hayvanlarıdır. Belki de Türk ya da başka ırkların hayvanları böyle diyaloglara pek girmezler, ne dersiniz ha(?!) Yani anlayacağınız benim böyle başka ırkların hayvanlarına laf etmeye niyetim yok. Kürt hayvanlarına gücüm yeter benim. Söylediklerime pek kimsenin sen çıkaracağını düşünmüyorum.
                      Bugünlerde Türk devleti ile PKK (KCK) Abdullah Öcalan üzerinden anlaşmışa benziyorlar. Bunun bir türlü müzakere olduğunu ya da süreç içerisinde sistemde değişikliğe yol açacağını düşünüyoruz. Hapiste olan bir mahkûmla yapılan görüşmelerin ne tür pazarlıkları ihtiva ettiğini pek bilmiyoruz. Aslında hiçbir şeyin pazarlık edilmediğini iddia edenler de vardır. Bunu hükümetin dilinden ve son zamanlarda PKK yanlısı legal ve illegal örgütlerin söylemlerinden çıkarabiliyoruz.
                      Biz Kürtlerle Türklerin yapacağı sözleşmenin bir şahin tarafından yok edilmesinden korkuyoruz. Bu belki bir provokasyon şeklinde olmayacaktır. Beklentiler ve konuşulanların çok uzağında ortaya çıkacak sonuçlarda belki kendini gösterecektir. Bakın, Bahoz Erdal dahi TAK  (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) denilen örgütün PKK ile bir ilişkisi olmadığını söylemektedir. Bakın işte, onların bile şahinleri var, daha ne demeliyim?

                      Abdullah Öcalan’ın pozisyonundaki değişikliğin olmamasının bazı şahinler tarafından bahane edileceği kuşkusunu taşımak fazla ürkek olma anlamına gelmemelidir. Keklikler her zaman avlanmak için vardırlar. Bu hayvanlar dünyasının bir bölümüdür. Ama öbür taraftan kekliklerin de yaşamaya hakları vardır ve onların da bir dünyası vardır. Modernizmin getirdiği çıkarsal ilişkiler ve düşünceler ne yazık ki en naif düşünceli olan insanda dahi değişiklikler yapmaktadır. İnsanlar bu nedenle şahin veya keklik şeklinde görülebilmektedirler. Kapitalist Modernite işte öyle bir dünya yaratmıştır, bundan çıkış ta ancak demokratik bir dünyayı inşa etmekle olur. Bunu belki insanlar bir gün Demokratik Modernite’de elde edecekler ve belki de şahinlerin sivri ve güçlü pençeleri insani sözleşmeleri o zaman(lar)da yırtamayacaktır.

Hiç yorum yok: