5 Temmuz 2014 Cumartesi

Cumhurbaşkanlığı kaldırılmalıdır!




Faiz Cebiroğlu

Türkiye'de 10 Ağustos 2014'te cumhurbaşkanlığı seçimi yapılıyor. Seçimlere katılmayalım. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, boykot edelim. Unutmayalım ki, Türkiye'de, Cumhurbaşkanlığı, bizlere, tek parti diktatörlüğünden, Kemalizmden kalan bir mirastır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmak bir yana, Cumhurbaşkanlığının kaldırılması için, mücadele vermek gerekiyor.

Tarihimizi hatırlayalım. TC'nin politik kuruluş tarihini unutmayalım: Türkiye'de cumhurbaşkanlığı nedir, nasıl oluştu? Bu tarihsel soruları sormayıp, cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmak ve alet olmak, gerçekten, büyük bir gaflettir. Bu gaflet içerisinde, devrimcilerin, sosyalist / Komünist partilerin, hele hele Kürdlerin bulunmaları, gerçekten, acıdır. T.C'nin kuruluş tarihini unutmak ya da TC'nin kuruluş tarihinden ”habersiz” olmak, gafletin kendisi oluyor. Gaflet ve acı burada iç-içe geçiyor, gafletin sonu, acı oluyor.

Cumhurbaşkanlığı ya da onun temsili olan ”Cumhuriyet” özünde, Kemalizmin, ”tek parti diktatörlüğün bir simgesidir. Mustafa Kemal'in Türklere ”armağan” ettiği, ”Cumhuriyet”, ”cumhurbaşkanlığı” özünde, tek parti diktatörlüğüdür: Faşizmdir! Kemalist faşizmi simgeleyen, cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmak, buna alet olmak, Kemalizmin katliamlarına da, bir bakıma ”evet” demek oluyor. Burada, ilericilerin, devrimcilerin, sosyalistlerin hele hele Türkiye'nin iç-sömürgesi olan Kürdistan Kurdlerinin, temel görevleri, cumhurbaşkanlığı secimlerine katılmak değil, büyük sesle ve tüm medya araçlarıyla, kemalist faşizmi temsil eden ”cumhurbaşkalığı kurumun” ortadan kaldırılması yönünde olmalıdır. Bu, birinci noktadır.

İki: Türkiye'nin iç-sömürgesi olan Kurdlerin; ırkçı, ilhakçı faşizmi temsil eden Kemalizmin simgesi olan cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmaları ve aday göstermeleri, gerçekten, bir başka tarihsel gafletin ironisi oluyor. Acıdır. Gaflet, ironi ve acı, burada da iç-içe geçiyor.

Üç: 29 Ekim 1923 – 10 Kasım 1938, Atatürk'ün ölümüne kadar süren ”Cumhuriyet” ve Mustafa Kemal'in cumhurbaşkanlığı dönemi, Kömünistler, Kürdler ve Aleviler için bir ölüm ve açık bir soykırım dönemi olmuştur. 1921 Mustafa Suphi ve 14 arkadaşının öldürülmesi, 1925 şeyh Sait, 1937 Dersim katliamı, hepsi bu dönemde, Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanlığı olduğu bir dönemde gerçekleşiyor. İşte, cumhurbaşkanlığı kurumu, böylesi ırkçı, sömürgeci kemalist faşizmin bir simgesi oluyor.

Dört: 10 Kasım 1938 Atatürk'ün ölümünden bir gün sonra, 11 Kasım 1938'de İsmet İnönü, kendini, kemlist faşizmin devamcısı olarak ”cumhurbaşkanı” ilan ediyor. Katliam ve ilhakçılık devam ediyor. 1939'da Liva İskenderun ilhak ediliyor...

İşte, Türkiye'de, Cumhurbaşkanlığı, 1920'lerden 1950'ye kadar ”tek parti diktatörlüğü” ve sonrasının simgesidir:  Kemalist faşizm oluyor!

Türkiye'de, 1950'de başlayan ”çok partili dönem”; Cumhuriyet” ve ”cumhurbaşkanlığının temsil ettiği miras” üzerinde her hangi bir etkisi olmamıştır. Bilakis, askeri darbelerle ortadan kaldırılan ”çok partili rejim dönemleri” ve sonrası, tüm solcular, Kurdler ve Aleviler için zulüm olmuştur. Bu zulmün yine simgesi: Kemalist faşizmdir!

Devrimcilerin, sosyalistlerin, hele hele TC'nin iç-sömürgesi olan Kurdistan Kurdlerinin, cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmaları ve cumhurbaşkanlığı için aday göstermeleri, gerçekten ibret vericidir. Acı, gaflet, ironi ve ibret, burada da ne yazık ki iç-içe geçiyor. İnsan, kahroluyor!

Oysa ki, politik olarak, en doğru yol, kemalist faşizmi simgeleyen cumhurbaşkanlığı seçimlerini boykot etmek, red-etmek ve Türkiye'de, cumhurbaşkanlığının kaldırılması yönünde faaliyet göstermektir.

Benim bu konudaki şiarım açıktır: Türkiye'de, ”Cumhurbaşkanlığı, derhal kaldırılmalıdır!



Hiç yorum yok: