20 Haziran 2008 Cuma

Eleştiri Üzerine Bir Bakış



Faiz Cebiroğlu

Türkiye’de en çok yanlış anlaşılan kavramlardan birisi, hiç kuşkusuz, ’eleştiri’ sözcüğüdür. Öyle ki, bu sözcük, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde, birbirini karalamanın bir aracı olarak kullanılmış; ve böylece de eleştiri, eleştiri olmaktan çıkıp, yerini, ne yazık ki, küfür’e terketmiştir. Üzücüdür. Oysa ki, küfür ayrıdır; eleştiri ayrıdır. Küfür, ilkelliktir. Bilim dışıdır. Eleştiri ise, hep ileriye gitmek içindir.

Eleştiri (critic / kritik), kelime olarak, Yunancadan gelmiş; değişik konu ve alanlardaki, ’doğruyla yanlışı’ , ’geçerli olanla geçersiz’ olanı ayırt etme anlamına geliyor. Bu tanım doğrultusunda, eleştiri:

Bir: sözlü / yazılı; teorik ve günlük pratik yaşamda, birbirimizin eylemine ve dünya görüşüne ”değer biçmektir”.

İki: Eleştiri bu anlamda, analiz ve yorumlamadır.

Üç: Eleştiri bu doğrultuda, ’kırıcı’ değil, ’yapıcı’ bir işlev görür.

Dört: Eleştiri, ’küfür’ değil; doğruda yürümenin ve ileriye gitmenin bir ’felsefesi’ olarak, anlam kazanır.

Yalnız bu kadar değil.

Eleştiri, doğru yolu göstermek ve doğruyla yanlışı ayırt etmek için kullanılan bir yöntemdir. Bu anlamda eleştiri, canlı, dinamik bir ilişki, geliştirici bir tartışma ortamın yaratılması demek oluyor.

Bu çerçevede eleştiri:

- Somut olguları hedef almalıdır.

- Eleştiri, tartışma konusu olan olgu/olgulara yönelik olmalıdır.

- Eleştirmen, eleştirisinde ’açık’ ve ’direkt’ olmalıdır.

- Hem eleştiri yöneltme, hem de eleştiri kabul etme anlayış ve olgunluğa sahip olunmalıdır.

Burada bir soruya ihtiyaç var: Ya öz-eleştiri?

Sürekli pişmanlık yasalarının çıkarıldığı; öz-eleştirinin bir „cezalandırma“ aracı olarak kullanıldığı bir ülkede, öz-eleştiriye, olumlu baktığımı söyleyemem. Zaten eleştirinin kendisi, doğruyla yanlışı formüle etmenin yöntemidir. Böylesi bir durumda, ‚ ‚özel’ bir öz-eleştiri yapmanın anlam ve gereği kalmıyor. Bu, bir. İkincisi, Türkiye’de öz-eleştiri, bir nevi, ‚günah çıkarma’ olarak algılanıyor. Bunun eleştiriyle, gerçek eleştiri anlayışıyla bir ilgisi yok. Bulunmuyor. Red-edilmesi gerekir!
Üçüncüsü şu: Tartışma ayrıdır; günah çıkarmak ayrıdır. Eleştiri ayrıdır; ‚pişmanım’ anlamındaki öz-eleştiri ayrıdır.

Bu temel ve açıklayıcı noktalardan sonra ekleyeceklerim var: eleştiri, insanın topyekün gelişmesi için kullanılan bir yöntemdir. Bu bağlamda, Türkiye’de, canlı ve dinamik bir tartışma ortamı yok. Bulunmuyor. Eleştiri adı altından, ne yazık ki, başka şeyler vardır. Küfür vardır; ilkelliktir. Birbirini karalama vardır; olmaması gerekiyor…

Kısaca, eleştiri, analiz, yorum ve değerlendirmedir. Bu anlamda eleştiri, ’eksik’ ve ’yanlış’ yanları gösteren bir yöntem oluyor.

Eleştiri, ileriye gitmek ve gelişmek içindir.

Türkiye’de böylesi eleştirilere, ihtiyaç vardır.

Hiç yorum yok: